Atatürk ve Köy İmamı: Hocam Yolculuk Ne Tarafa?

Bu yazımızda Prof. Dr. Mim Kemal Öke’nin, Mehmet Dumlu Hoca’nın “Batmayan Güneş: Devam Eden Gölgeler” isimli kitabından alıntıladığı bir anekdotu paylaşmak istedik. Milli mücadele döneminde Atatürk ve köy imamı arasında geçen samimi ve bir o kadar duygusal sohbet ortaya çok güzel bir hikaye çıkarmış. Gelin birlikte okuyalım.

Atatürk ve Köy İmamı

Atatürk Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıkıp Kuvayı Milliye hareketlerini başlattığı zaman, Erzurum ve Sivas arasında Atatürk’ü taşıyan araba arıza yapar. Arkadaşları, arabanın arızasını gidermeye çalışırlar. Bu arada, Mustafa Kemal, yolun kenarında bir ileri, bir geri yürümeye başar. Aynı zamanda düşüncelidir. Bu esnada yolun üzerinde Atatürk’e doğru merkep üzerinde başı sarıklı bir köy imamının gelmekte olduğu görülür.

Hoca efendi yaklaşarak Atatürk’e selam verir. Atatürk:
Aleyküm selam hocam diyerek mukabele eder. Hocam yolculuk ne tarafa diye sorar.

Hoca efendi parmağını uzatarak 3-5 kilometre ilerideki ağaçları göstererek bir köyü işaret eder:
Beyim işte şu karşıki köye gidiyorum der.

Mustafa Kemal Paşa:
Hayrola Hocam, o köyde ne işin var? diye sorduğunda Hoca:
Beyim, o köyün imamı, benim ve bu civardaki imamların hocasıdır. Benim gibi bir çoğumuzu yetiştirmiştir. Dün üç-beş köyü kendi köyünde toplanıp aşlar kaynatıp hatimler okuyup dualar edeceğini haber saldı. Bu yapılacak duaya katılmak için yola çıktım, der.

Atatürk:
Hocam, nedir duanızın sebebi? Sünnet, düğün falan mı var? diye sorduğunda, Hoca efendi:
Hayır beyim, sünnet falan yok. Hadise şudur: Allah bu milletin başına bir Mustafa Kemal Paşa vermiş, milletin önüne düşmüş, kurtuluş hareketlerini başlatmış. Onun muvaffakiyeti için hatimler okuyup dualar etmeye gidiyorum, der.

Mustafa Kemal Paşa:
Hocam Allah duanızı kabul buyursun. Masum çocukları da duanın içine katın. Masumların içinde bulunduğu dua ind-i İlahi’de kabul olunur, der.
Bu konuşmanın üzerine Atatürk, hocayı biraz daha konuşturmak ister ve sohbete devam eder.

Bir süre sonra Hoca efendi:
Beyim, muhabbet güzel ama, ben yoluma devam edeyim. Hatim ve dualarımızı yapalım. Zira köyüme geri dönmem lazım, diyerek ayrılır. Hoca efendi, üç-beş metre gider, sonra geriye döner. Atatürk’e yaklaşarak:
Beyim, güzel dilleştik, ancak sizi tanısaydık. Kim olduğunuzu bilseydik, deyince, Atatürk hocanın yanına yaklaşır. Sağ elini merkebin üzerindeki hocanın üzerine koyar, derin bir nefes alır:

Hocam, hocam! İşte o dua etmeye gittiğin Mustafa Kemal benim, der. Bunu duyan hoca efendi merkebinden iner. Atatürk’le sarmaş dolaş olurlar ve her ikisi de ağlar. Sonra hoca yoluna devam eder.

Yüce Milletimiz Kadirşinastır, Kahramanlarını Sever

Milli Mücadele döneminde milletimizin nice fedakarlıklar yaptığını unutmamamız gerekir. Ayrıca bu süreçte din alimlerinin nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ü desteklediğini de unutmamalıyız. Zira yüce milletimiz kadirşinastır, kahramanlarını sever, onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğilir.

Ek olarak Prof Dr Mim Kemal Öke yazısında, Ankara’da bulunan Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy’un “Bu son kalesidir İslam’ın” diye Allah’a Kuvayı Milliye’nin zaferi için nasıl yalvardığı, münacatta bulunduğu da unutulmamalıdır” der.

Dolayısıyla Milli ve Manevi değerlerimizi birbiri ile çatıştıran, kavga ettirmeye çalışanlara karşı bu oyuna gelmemek ve uyanık olmamız gerekmektedir.

Yazı Önerisi:
Turgut Uyar “Nutuk” Şiiri ve Benim için Anlamı
Atatürk Ne Demek Şiiri: Çocuk Kalbinden Atamız

Bu makale faydalı oldu mu?
EvetHayır

Yorum yapın