Teleskopu Kim, Ne Zaman İcat Etti?
İnsanoğlu için uzay her zaman merak edilen bir konu olmuştur. Güneş, yıldızlar, gezegenler, ay ve dolayısıyla gökyüzü tarih boyunca daima ilgi çekmiştir. Astronomi biliminde gökyüzünün derinliklerini incelemek için teleskop adı verilen büyük dürbünler kullanılıyor. Peki teleskop ne zaman icat edildi ve teleskopu ilk kim icat etti hiç merak ettiniz mi?
Hadi gelin icadından günümüze kadar teleskobun tarihi gelişimini birlikte keşfedelim.

1. Teleskopu Kim Buldu?
İlk teleskobu 1608 yılında Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey icat etmiştir.
Hollandalı gözlükçü buluşunu aslında bir rastlantı sonucunda elde etmiştir. Buna göre belli aralıklarla yerleştirilmiş iki gözlük merceğinden bakıldığında, bakılan nesnenin daha büyük ve daha yakın göründüğünü belirlemişti.
Hans Lippershey’in teleskopu icat ettiği günlerde Lyman Spitzer ve Zacharias Jannssen isimli bilim insanları da farklı prototipte teleskop icat ettiler. Bu sebeple bazı kaynaklarda teleskobun keşfi üzerine her üç bilim insanın da adı geçmektedir.
Fakat teleskobun keşfi üzerine patent başvurusu yapan ilk kişi Hans Lippershey’dir. Bu sebeple teleskobun mucidi Lippershey olarak kabul edilmektedir.

2. Teleskobun Tarihi
İlk teleskobun icadından sonra başka bilim insanları da teleskoplar üzerine çalışmalar yaptılar. Bu çalışmaları ile teleskopun gelişimine katkı sağladılar.
2.1. Galileo Teleskobu
Galileo Galilei, Hans Lippershey’in buluşunu öğrenmiş ve buluşundan esinlenmişti. Bundan bir yıl sonra da küçük bir dürbün icat etti (1609). Galileo teleskobu olarak da adlandırılan bu küçük dürbün uzay cisimlerini incelemeye elverişli ve bu alanda kullanılabilen ilk dürbün olma özelliğindedir.
Bu sebeple, bugün astronomi bilginlerine gökyüzünün derinliklerini keşfetme imkanı veren dev teleskopların tarihinin 1609 yılında Galileo’nun bulduğu küçük dürbünle başladığı kabul edilmektedir. Hatta astronominin (gök bilim) de başlangıcı yine 1609 yılı olarak kabul edilir.

Galileo’nun yaptığı dürbün iki mercekten oluşuyordu. Biri objektif olarak kullanılan mercek, diğeri ise her iki kenarı dışbükey olan bir mercekti. Mercekler ince bir borunun iki ucuna yerleştirilmekteydi. Göz, içbükey merceğe yaklaştırıldığında örneğin incelenen bir gök cisminin görüntüsü daha yakın oluyordu. Buna bağlı olarak da gök cismi daha büyük görülmekteydi.
2.2. Kepler Teleskobu
Galileo’nun bulduğu aygıt daha sonra Alman bilgin Johannes Kepler tarafından geliştirilmiştir. Kepler, bu aygıta bir çift mercek daha ekleyerek astronomi araştırmalarına elverişli ilk teleskobu geliştirdi. Bu teleskoba aynı zamanda “Kepler Teleskobu” da denilmektedir.
Ne var ki, teleskopların boyutları büyüdükçe, bir sakıncaları daha belirgin hale geliyordu. Teleskopun verdiği görüntü bulanık oluyor, en ışıklı bölgelerin çevresinde renkli halkalar ortaya çıkıyordu. Bu aksaklık o dönemin merceklerinin henüz kusursuz olmayışından kaynaklanmaktaydı.
2.3. Newton Teleskobu
Bu aksaklığa çözüm olması için İngiliz bilim adamı Isaac Newton bir başka teleskop türü geliştirmişti. Bu teleskop türünde, objektifte yer alan merceğin yerini diğer ucu açık olan küçük bir borunun bitimine konan parabol biçiminde bir ayna almıştı.
Newton’un tasarladığı ve küçük bir örneğini gerçekleştirdiği teleskopla incelediği gökcisminin görüntüsü küçük borunun açıklığı yoluyla ayna tarafından yansıtılıyordu. Aynadan yansıyan görüntü bu kez 45 derece eğik ve açık ucun yakınına yerleştirilen daha küçük bir ayna üzerine düşüyordu. Görüntü bu ikinci aynadan borunun yanına yerleştirilmiş bir bakaç’a yönlendiriliyordu.

Bakaç yoluyla da görüntü gözlem yapan kimsenin gözüne ulaşıyordu. “Işınları Kırıcı Teleskop” olarak adlandırılan ve yalnız merceklerden meydana gelen teleskoptan ayırmak amacıyla Newton’un geliştirdiği bu teleskoba “Aynalı (Reflektör) Teleskop” veya “Yansıtıcı Teleskop” adı verilmiştir.
3. Daha Net Görüntüler
1758 yılında İngiliz optik uzmanı John Dollond çalışmaları sonucunda akromatik mercekleri buldu. Akromatik mercekler görüntülerin çevresindeki halkaları ortadan kaldırıyordu. Ardından, başlangıçta metal kaynaklı olan, daha sonra camın üzerine bir alüminyum ya da gümüş bir tabaka sürülerek yapımı gerçekleştirilen aynalar daha kusursuz bir duruma geldiler.
Bütün bu gelişmeler sonucunda, giderek daha güçlü ışık kırıcılar ve yansıtıcılar geliştirilmiştir. Öyle ki, günümüzde çapı birkaç metreyi bulan aynaların yer aldığı aygıtlar kullanılmaktadır. Ne var ki, dünyanın en büyük teleskobu bile en uzak gök cisimlerinin görüntüsünü ancak bir ışıklı nokta büyüklüğünde verebilmektedir.
Yazı Önerisi:
Asteroid Nedir? Asteroidler Nasıl Oluşmuştur?
Kaleydoskop (çiçek dürbünü) nedir?